28 Mart 2008 Cuma

siirler

ANNEM

Küçükken başucumda
Bana ninni söylerdin

Sabahları uyanınca,
Beni okşar severdin.

Benim annem, güzel annem
Beni al dizlerine...

Kucağında okşa beni,
Ninniler söyle yine...

Bugün hâlâ kulağımda
Çınlıyor tatlı sesin.

Güzel annem, kalbimin sen,
En büyük neşesisin...



YIKANMA

Leğene girdi mi Mine
Kendini ördek sanır
Annesi verir süngeri eline
Hiç ağlamadan yıkanır.

Her yıkanışında Mine



OKULLAR DİNLENCEDE

Ağıldaydınız sanki çocuklar,
Yaz geldi mi açılacak kapılar,
Dağlara, bayırlara, kıyılara
Köylere, pınarbaşlarına,
Bir avuç darı gibi dağılacaksınız!

Ama nerelerdesiniz kuzucuklarım,
Hangi yangın yerinde?
Ne oldu o tatlı dilli,
Güler yüzlü öğretmenler,
Onlar da mı dinlencede
Oh, oh, ne güzel!

Ama bu işportacı da kim?
Bu simit tablası da ne?
Nerden çıktı bu boya sandığı?
"Hani ya demli çaydan içen!"
"Taze simit, gevrek simit!.."
"Bayanlar, buyrun!
Sutyenler, don lastikleri,
Çengelli iğneler, yorgan iğneleri!"

"On halka yüz lira,
Şansınızı deneyin!"
"Taze ayran, soğuk gazoz!
Buyrun baylar,
Salonumuz da var yukarıda!
Buyrun öğretmenim!"
Biraz daha küçülür leğen
Leğen mi küçülür dersiniz
Yoksa Mine mi büyür?


BENİM GÜZEL YAVRUM

Ondan sonra, benim güzel yavrum,
Bir de oğlu varmış padişahın.
Senin gibi akıllı,
Senin gibi yürekli
Başı dik
Gözü pek,
Babasından daha güçlü,
Senin gibi�

Bakmış ki padişah,
Oğlu gün günden büyüyor,
Büyüyüp gelişiyor.
Şunu demek istiyorum,
Oğlu babasını geçiyor.

Padişah bu,
Bizim gibi sıradan baba değil ki
Anladın gerisini değil mi,
"Cellat!" demiş padişah,
"Uçurun başını!"
Demiş ama, benim güzel yavrum,
Dediğiylen kalmış!


NE KUŞ, NE BÖCEK



TÜRKÇE'MİZ

Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum, Türkçe'ni geliştir.
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru,
Akar sularımızca coşkulu�
Ne var ki çocuğum,
Güzellik de bakım ister!

Önce türkülerimizi öğren,
Seni büyüten ninnilerimizi belle,
Gidenlere yakılan ağıtları�
Her sözün en güzeli Türkçe'mizde,
Diline takılanları ayıkla,
Yabancı sözcükleri at!

Bak, devrim ne güzel!
Barış, ne güzel!
Dayanışma, özgürlük�
Hele bağımsızlık!
En güzeli, sevgi!
Sev Türkçe'ni, çocuğum,
Dilini sevenleri sev!



UÇURTMA

Çocuklarımız neleri sevmiyorlar ki�
Uçurtmayı seviyorlar sözgelişi,
Bir havalandı mı uçurtmaları
Daha da güzelleşiyorlar.
Maviliklerde gözleri
Özgürlüğü yaşıyorlar
Uçurtmalarla birlikte.

Koparıp da iplerini hele
Bir kurtuldular mı ellerinden,
Öylesine seviniyorlar ki,
Gidiş o gidiş, bile bile�

Kızalım mı umursamayışlarına?
Kendi yaşamlarını izliyorlar boşlukta.
Onlar da birer uçurtma değil mi?

Bizim de ne süslü uçurtmalarımız vardı,
Alıp başlarını gitmediler mi?
Gözümüzden bile esirgedik
Hangi birinin ipi kaldı elimizde?



AĞAÇ DİYOR Kİ

Ben küçücük bir ağacım
Yurdumun bir bahçesinde,
Topraklar tüterken görün,
Dallarım çiçeklesin de.

Her şeyimle yararlıyım,
İnsanoğluna dünyada,
Çiçeğim, yaprağım, gölgem
İri dallı zerdalimle.

Kuşlar mutlu şarkısını
Hep dalımda söylerler,
Şen arılar vızır vızır,
Kokuma koşup gelirler.

Sakın, sakın dalımızı;
Çocuklar çekip kırmayın.
Çakınızla gövdemizde
Derin yaralar açmayın.



ANNEN


Sen bir avuç bebektin
Kimdi süt veren sana,
Hastalandın ölecektin
Kim kanat gerdi sana?

Senin minik başını
Avuçlarına alıp
Gece uykusuz kalıp
Kucağında kim salladı
Ağladın, seninle kim ağladı
Annen!

Sana ilk adımını attıran kimdir
Konuşmayı öğretti sana bir bir
Annen!

Sen şimdi giderken okula
Sefertasını kim hazırlar?
Kim bakar arkandan yola?
Sende en çok kimin hakkı var
Kimdir seni en çok seven
Annen!

Dünyayı hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu
gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler



İçimdeki Çocuk Ağlasın
Çırılçıplak soyarım
Mülteci hayallerimde
Gölgemin yalnızlığını,
Çaresizliğin çığlıklarını
Yüklerim hançerli gecelere
Serseri bir yas bekler
Sabırsızca içimde
Akşamdan kalmadır yüzün
İç savaşların özleminde
Açarım kapıları
Usulca titrer dokunuşlar
İçimdeki çocuk ağlar..


Örterim üstümü
Çılgın mavilerin
Hasret bulutlarıyla
Gökyüzü buğulanır,
Kaçaktır sevişmeler
Avare gönlün
Güz sabahlarında
Utanır tutkular
Mekansız dağların
Suskuları arasında
Kaybolur binlerce yıldız
Zincirlenen tenin
Davetsiz bakışlarında,
Amansızken öpüşler
İçimdeki çocuk ağlar…

Sevdanın kısık gözlerinden
Geceye uzanır
Hüznün pençeleri
Avuçlarımda ıslanır
Ağıtlarımın yanan yüreği,
Kararmış günbatımları
Tenimin sıcaklığında
İşler iliklerime,
Rüzgar kokulu
Masum gülüşler
Sorgular düşlerimi
Kimse bilmeden saklarım
Umuda dokunan ellerini,
Yitik sokakların kuytusunda
Figanlar düşer son umuda
Uyur hıçkırıklarım
Boynu bükük aşkların
Sahipsiz mezarlarında
Derin uykuda artık
Gözlerimin yankısı
Bırak beni tek başıma
Kirpiklerimde saklanan çocuk ağlasın…

HAYLAZ ÖĞRENCİYE HİTABE!

Ey haylaz öğrenci! Birinci vazifen,bütün birlerini kurtarmak,bütün öğretmenlere yalakalık yapmaktır.
Sınıfta kalmamanın yegane temeli budur.Bu teel senin en kıymetli hazinendir.Sınıfta seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek,dişi yada erkek,inekler çıkacaktır.Birgün sınıfta kalacam diye büzüklersen,sınıfta kalmamak için bütün kopya çeşitlerini deneyeceksin.Bu kopyalar arkadaşlarının kağıtları yada senin ufak yazıtların olabilir.Kopya vermeyen yada ispiyoncu arkadaşlar,bu dünyada emsali görülmemiş bir işkenceye mahrum kalabilirler.Cebren ve hile ile tımarhaneye benzeyen sınıfın,bütün köşeleri zapt edilmiş,bütün hocalar başında dikilmiş,ve bütün möö ler sınıf dışarı edilmiş olabilir.Bütün bu eziklikler içinde bile,bütün hocalar çok psikopat bulunabilirler.Hatta bu manyaklar egolarını tatmin etmek için birbirinden kazık sorular sormuş olabilirler.
Ey pezevengin evladı!..İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,sınav kağıdını doldurmaktır.Muhtaç olduğun bilgi,cebindeki küçük kopyada mevcuttur!

BAHANELER

Karne günü geldiği zaman hepimizi saran

korkuyla, geçen dönemden kalan bahaneleri

düşünmeye başlarız. Atalarımızdan kalma

bahaneler çeşitlidir;

Hoca doğru dürüst ders anlatmıyor ki..

Sınıf çok gürültülü! Dersi dinleyemiyorum bile!

Hocalar derse girmiyor. Dersler hep boş!

Ne zaman derse hazırlıksız gitsem, o gün

yazılı veya sözlü oluyor.

Bu sezon çok sık elektrik kesildi. Hiç ders

çalışamadım!

Eve çok misafir geliyor. Onlarla

ilgilenmekten derslere vakit ayıramıyorum.

Ne kadar çalışsam nafile! Bu dersi hiç

anlayamıyorum!

Bir dahaki seneye kesin daha çok çalışacağım.

Aslında ben 5 almıştım, hocanın bana gıcığı

var!

Yeterli beslenemediğimden, derslere çalışacak

gücüm kalmıyor.

Hocanın notu çok kıt! 1,2 ye bile 1 veriyor.

Zaten 450 no'lu Ayşegülün karnesi de böyle!


OKULA NIÇIN GELINIR?

Sohbet etmek için

Devamsizlik yapmamak için

Bos zamanlari degerlendirmek için

Renkli kazaklari göstermek için

Sinif mevcuduna katkida bulunmak için

Ögretmenlere günaydin demek için

Siralarin üstüne resim çizmek için

Derslerde uyumak için

Erken kalkmak sagliga yararli oldugu için

Kantin bütçesine katkida bulunmak için

Okulun geç kagidi stogunu bitirmek için

Fal bakmak için

Tenefüse çikmak için

Defile yapmak için

Fikra anlatmak için,

Okul çikisinda kadiköy'e gidebilmek için

Sinifi azdirmak için

Ögretmenleri sinir etmek için

Uzun eşşek, para maçı...vs. oynamak için

Sevgili bulmak için

Sınıftakilerle dalga geçmek için.....

İSTİKLAL MARŞIMIZ

ÖĞRENCİNİN DÜŞÜNCESİ

OKUL :Öğrencinin alınına yazılan kötü kader .

TAŞINIR MALLAR : Kalem , kitap , defter .

TAŞINMAZ MALLAR : Kapı , pencere , tahta ve sıralar .

DİSİPLİN : İdam masası

ÖĞRETMEN : Okulun demişbaşı .

ÖĞRENCİ : Okulun vazgeçilmez incisi .

ZİL : Öğrenci kurtarıcısı .

ARKADAŞLIK : İdeal birleşme .

CASUS : Onur kuruluna seçilen öğrenci .

CEZA-İ ŞART : Yıllık ödev .

ESNAF : Kendi halinde öğrenci .

MALİYET : Öğrenci Harçlığı .

BÜTÇE :Toplanan spor , fotokopi vs paraları .

İNEK : Gözünü dersten ayırmayan öğrenci .

ÇALIŞKAN : Aklından zoru olan öğrenci .

YAZILI : Bir çok hayatı alt üst eden kara yazı .

HÜR TEŞEBBÜS : Sözlüde parmak kaldıran öğrenci .

ŞİRKET : Sınav öncesi kurulup , sınavdan sonra dağılan ortaklık .

ENFLASYON : Kopya değerinin yükselmesi .

KIYMETLİ EVRAKLAR : Vazgeçilmez kopya kağıtları tabiikide .

KOPYA : Denizdeki yılan .

ÇEK MAFYASI : Kopya kağıtlarını bulunduran ve dağıtan BABA öğrenci .

İHRACAT : Kopya vermek .

İTHALAT : Kopya almak .

ÖĞRENCİ AVCISI : Nöbetçi Öğretmen .

KOMPLO : Beklenmedik " kazık " sorular .

İNDİRİM : Kazık gibi soruların indirilmesi .

SADAKA : Çalışmayan öğrenciye verilen kopya .

CİMRİ : Arkadaşlarından bir soruyu esirgeyen öğrenciler .

ADAK : İyi bir not alabilmek için arkadaşlara adanan çikolata .

GSMH : Yıllık biriken kopya kağıtları .

İPOTEK : Öğretmenlerin kopya kağıtlarına el koyması .

SERBERST PİYASA EKONOMİSİ : Kopya çekilmeyen sınavlar .

FİRAR : Dersten kaytarma .

KAZAN : Dersi kaynatmak için gereken araç .

ÇÖP ÇATAN : Öğrenci ile dersin arasını bulmaya çalışan öğretmen .

PARAZİT : Başkalarının sırtından sınıf geçen öğrenciler .

DEVEÜLASYON : Öğrenci değerinin düşmesi .

BÜTÇE AÇIĞI : Taktir veya teşekkür notlarının eksik gelmesi .

KAR / ZARAR CETVELİ : Karne

DİPLOMA : Öğrenciyi kovmak için verilen kağıt parçası .

DEMOKRASİ : Şartsız kurul .

TRAJEDİ : Beceri sınav sonuçları .

DRAM : Beceri sınavını geçen öğrencinin hali .

HAYLAZ ÖĞRENCİNİN 2. MARŞI

Korkma ,bu sınıf toptan kalacak
Sınavlarda hep sana yardımcı olacak
Birler ,ikiler karnede parlayacak
Onlar senindir hocam ,senin eserindir ancak.

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı baba
Kahraman evladına bir gül ne bu öfke bu ceza
Olsun senin uğruna bu canım feda . . .
Haklıdır derslerden kalan öğrenci daima.

Ben ezelden beridir ZAYIF aldım zayıf alırım
Hangi hoca bana beş vermiş şaşarım
Ben her gün zayıflarla yatıp kalkarım
Yırtarım karnemi aileme göstermem atarım

Karnemin tamamını sarmışsa bütün birler
Benim iman dolu hocalarım sonra bana ne derler !
Evdekiler her gün beni kötüleyip üzerler
Bu zayıflar ne deyip üzerime yürürler

Arkadaş !Karneni zayıflara uğratma sakın
Biraz çalış bitsin bu alın yazın
Bundan sonra beş almak senin hakkın
Alışırsın beşlere belki yarın belki yarından da yakın

Aldığın birleri "not" diyerek geçme tanı
Düşün sınıftaki onlarca beş alanı
Sen tembel öğrencisin incitme yazıktır babanı
Verme karneni babanı verseler dünyaları

Kim bu beşlerin uğruna olmaz ki feda
Karneyi sıksan fışkıracak "bir" bir daha
Söylemese , karnemdeki birleri hocalarım babama
Etmese bir dolu karnemden beni herkesin yanında

Ruhumun hocalardan isteği beş almaktır emeli
Değmesin yazılıma hocaların kırmızı kalemi
Bu birler ki karnemin temeli
Ebedi karnemin üstünde benim inlemeli

O zaman annemle babam kırarsa kafamı
Her birimden dolayı yerim çehreme tokatı
Fışkırır sicim gibi gözlerimden göz yaşları
İşte o zaman hapis olurum çıkamam dışarı

Yok ol artık önümden ey şanlı karne
Dönsün artık karnemdeki bütün birler beşe
Yer verme karnede artık birlerle
Hakkındır senin de sevinmek karnede
Hakkındır!

7 Mart 2008 Cuma

oyun siteleri

www.gladiatus.net
www.bitefight.net
www.klansavaslari.net
www.ikariam.net
www.oyunlar1.com
www.oyyun.com
www.cenkoyun.com
www.kraloyun.com
www.oyunalani.com
www.oyungemisi.com